El Cerrahisi | Ortopedi Ve Travmatoloji Uzmanı – Op.Dr.Numan ATILGAN
Ortopedi ve El Cerrahisinde Profesyonel Yaklaşım
Anasayfa » Duyu Kaybı ve His Azalması
Klinik Değerlendirme ve Tedavi Yaklaşımları
Duyu kaybı ve his azalması, periferik sinir sisteminin fonksiyonel bozukluğunu işaret eden nörolojik belirtilerdir ve el cerrahisi, ortopedi ile travmatoloji kliniklerinde sık karşılaşılan semptomlardandır. Bu durumlar, sinir liflerinin mekanik travması, kompresyonu, iskemisi veya dejenerasyonu sonucunda ortaya çıkar ve hastanın fonksiyonel kapasitesini önemli ölçüde etkileyebilir.
Patofizyolojik açıdan, periferik sinirlerdeki hasar; demiyelinizasyon, aksonal dejenerasyon veya her ikisinin kombinasyonu şeklinde olabilir. Klinik olarak hastalar, bölgesel anestezi, parestezi, hipoestezi veya tamamlanmış anestezi şikayetleri ile başvurur. Semptomların dağılımı, etkilenen sinirin anatomik dağılımına göre değişkenlik gösterir.
Tanı sürecinde ayrıntılı nörolojik muayene; duyusal fonksiyonun sınanması, reflekslerin değerlendirilmesi ve motor fonksiyon testi esastır. Elektrofizyolojik testler (elektromiyografi ve sinir ileti çalışmaları), sinir iletim hızındaki azalma ve aksiyon potansiyeli amplitüdündeki değişiklikler aracılığıyla hasarın tipini ve derecesini objektif olarak belirler. İleri görüntüleme yöntemleri (MR nörografi, ultrasonografi) sinirin yapısal bütünlüğünün değerlendirilmesinde faydalıdır.
Tedavi stratejisi, etiyolojiye göre değişiklik gösterir. Sinir kompresyonlarında konservatif yaklaşımlar (immobilizasyon, fizik tedavi, antiinflamatuar ajanlar) ön planda iken, ilerleyici veya şiddetli vakalarda cerrahi dekompresyon önerilir. Travmatik sinir yaralanmalarında ise mikroskobik rekonstrüksiyon teknikleri (epinöral onarım, sinir grefti) uygulanır. Erken müdahale ve uygun rehabilitasyon, nöronal rejenerasyonun desteklenmesi ve fonksiyonel iyileşmenin sağlanması açısından kritik öneme sahiptir.
Sonuç olarak, duyu kaybı ve his azalması multidisipliner yaklaşım gerektiren kompleks klinik tablolar olup, erken tanı ve tedavi ile kalıcı nörolojik defisitlerin önlenmesi mümkündür.